Çölyak hastalığı, glüten içerikli besin tüketilmesi sonucunda genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde ince bağırsaklarda ki villus isimli besin emiliminden sorumlu yapıların zarar görmesi ile ortaya çıkan ve yiyeceklerdeki besinlerin emilimini engelleyen bir hastalıktır.
Bu durum hastalık olarak adlandırılsa da teşhis konulması itibari ile hastalıktan çıkarak bir yaşam tarzına dönüşür. Çünkü bu duruma sahip olan bireylerin glütensiz beslenmesi gerekmektedir. Glüten içinde buğday, arpa,yulaf ve tahıllarda bulunan bütün yiyeceklerde bulunur. Teşhis konulana kadar birçok zor süreçten geçmiş olabilirsiniz. Fakat ülkemizde her 100 kişiden 1’inde bu hastalık görülmekte. Glütensiz beslenme alışkanlığı bizi bu yazının ortak paydasında buluşturdu. Yazımda sizlere glütenin zararlarından ve risklerinden konuşmak yerine deneyim ve tecrübelerden, bununla nasıl başa çıkabileceğimizden bahsetmek isterim. Deneyim yaşadığım ilk tarifimi size söyleyecek olursam; kabarmayan bir kekle karşı karşıya kalmaktı. Fakat birkaç denemeden sonra en güzel kekleri sizler yapacaksınız J Bir diğer durum ise; ilk alışverişte alacak hiçbir şey bulamamaktı. Sizde bu durumlarla karşı karşıya kaldığınız zaman muhtemelen ben gibi çok çaresiz hissetmiş olabilirsiniz. Ama bu sıkı diyete dair birçok bilgiyi edindiğimizde diyetimizi uygulamak daha kolay hale geliyor. Seçeneklerimizin çokta az olmadığını görüyoruz.
Psikoloji ve fizyoloji birbirini destekleyerek çalışır. Biri diğerini etkiler. Çevremizde birçok moral bozucu tepkilere, sosyal etkilere maruz kalıyoruz. Diyete başladığımız günden beri ‘bu diyet ömür boyu mu sürecek?’ , ‘ sen şimdi bunlardan yiyemeyecek misin? ‘ , ‘hiç canın çekmiyor mu?’ ‘bir kere yesen bir şey olur mu ?’ gibi birçok cümle ile karşı karşıya kalıyoruz. Diyete uyum ve adapte olma süreçlerinde kaygı seviyemiz yüksek olabilir. . Fakat günden güne sindirimimizde ki iyileşmeleri hissettikçe kaygılarımızda azalacaktır. Aslında bu durum bizim için bir eksiklik değil mutlu olmamıza bir sebeptir.
Her gittiğimiz otel, restoran ve kafelerde bulunan ekmekleri tüketemediğimiz için artık çantamızda ekmeklerimizi ve atıştırmalıklarımızı taşımayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Buda bizim sorumluluk bilincimizi geliştirir.
Glütensiz beslenmek, başta mide ağrısı, kilo kaybı, ishal gibi birçok semptomları ortadan kaldırır, beyin fonksiyonlarımızı geliştirir. Ayrıca glütensiz gıdaları tüketerek dikkat problemleri, bilinç kararması ve geçici hafıza kaybı gibi bilişsel semptomlarında ortadan kalktığı araştırmacılar tarafından gözlemlenmiştir.
Biz glütensiz beslenerek yaşamını sürdüren kocaman bir aileyiz. Ait olmak, insana özgü bir motivasyondur. Ve bizlerde bu ailenin birer parçasıyız. Hepimiz gönüllerimizde birçok çiçek barındırıyoruz;sevgi,umut,sadakat,mutluluk gibi… Gönüllerinizdeki yeşilleri hiç kaybetmemeniz dileği ile…
Hoşça kalın.
Psikolojik Danışmanlık Öğrencisi Ebru Ceran Okunma Sayısı: 2016